24 Ocak 2016 Pazar

KALDIRIMLAR

                       KALDIRIMLAR 

       Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında 
      Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
      Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
      Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

      Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
      Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
      İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
      Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

      İçimde damla damla bir korku birikiyor;
      Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
      Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
      Gözüne mil çekilmiş âmâ gibi evler.

      Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
      Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
      Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
      Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

      Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
      Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
      Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
      Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

     Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
     İki yanımda aksın, bir sel gibi fenerler.
     Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
     Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

     Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
     Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
     Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
     Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

     Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
     Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
     Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya, 
     Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...


                                                         Necip Fazıl KISAKÜREK                                                        

22 Kasım 2015 Pazar

HZ. MUSA VE 3 KİŞİ

    Hazreti ALLAH (C.C.) Musa as'a :
--- Ya Musa sana acaibattan bir sır bildireyim mi?
buyurdu.
       Musa Kelimullah:

--- Göster ya Rabbi! diye iltica etti. Allah tarafından:

---Ya Musa! Git filân yerdeki çeşmenin başına, kimse
görmeyecek şekilde bir yere gizlen ve bekle!, emri geldi.

Musa a.s gitti, tarif edilen çeşmeyi buldu ve beklemeye
başladı.

Biraz sonra atlı bir adam geldi, atından indi, kendisi su içip atını suladı ve zarurî ihtiyaçlarını tamamlayıp atına bindi gitti. Fakat giderken para kesesini çeşmenin başında unutup da gitti. Çok geçmeden bir çocuk geldi, o da su içti ve yolcunun unuttuğu altın kesesi bağlı olan kemeri alıp gitti. Aradan çok zaman geçmeden bu sefer bir âmâ geldi, abdest aldı ve bir kenara çekilip ibadete başladı. Hz. Musa gizlendiği yerden manzarayı buraya kadar takip etti.

 Biraz sonra altın keseli kemeri unutan atlı adam geri geldi. Kemerini çıkarıp bıraktığı yere baktı ki, orada yok. Doğru âmânın yanına vardı ve ona kemerini unuttuğunu, bulduysa vermesini söyledi.

Âmâ:

--Görüyorsun ki, iki gözüm de görmüyor. Hem ben keseyi  almış olsam yanımda olması lâzım. Bende böyle bir şey olmadığına göre almış olmam imkânsız, diyerek adamı iknaya çalıştı ise de, adam bir türlü inanmadı ve:

--Bu altını sen aldın, vermiyorsun, diyerek âmâyı vurup öldürdü. Adam keseyi bulamamıştı ama, âmâyı da öldürmüştü.

Hz Musa, sırrına vakıf olamadığı bu hadisenin mahiyetini öğrenmek için Cenab-ı Hakka ilticada bulundu. Allah-ü Teâlâ meseleyi şöyle izah buyurdu:

---Ey kelimim Musa! Kemeri alan çocuğun babası daha evvel o atlı ağanın hizmetinde çalıştı ve ağa da onun hakkını vermemişti. Şimdi hakkını almış oldu.

 Âmâ ise, daha evvel o ağanın babasını öldürmüştü. Sonra gözleri kör olduğu için onu tanıyan çıkmadı ve unutuldu gitti idi. Ama ben unutmadım ve âmânın ölümünü o adam vasıtası ile yaparak kısası yerine getirmiş oldum.

 Bu hâdise karşısında Musa as. secde-i Rahman'a vardı ve Allah'a şükürler etti.

21 Haziran 2015 Pazar

GENÇLERİMİZE ÖĞÜTLER

                                                       GENÇLERİMİZE ÖĞÜTLER


        Sevgili Gençler!

     Sizler bu ülkenin, bu milletin, bu devletin ümidisiniz, en kıymetli varlığısınız. Siz bozulursanız, siz vasıflı vatandaş olarak yetişmezseniz istikbalimiz karanlıktır...

     1. Muvaffak olma yolunda senin ilk büyük düşmanın tembelliktir. Tembelliğin adı havailiktir, bir adı gevşeklik, bir adı uyuşukluk, keyfine düşkünlüktür.  Bu manada bu günün dersini veya işini yarına bırakma. Sınavlara çalışmak için son günü bekleme. çalışmak için müsait yer ve zaman arama. Her ne işle meşgul isen onun en mükemmelini ve en iyisini yapmalısın. Mehmet Akif  Ersoy ne güzel söyler : "Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası düşmanının maskarası..."


    2. Akıllı, vicdanlı, ahlaklı temiz aile çocuğu olan gençlerimizi kendilerine mutlaka iyi arkadaş seçmelidir. Gençler hem okulda hem okul dışında kendilerine iyi bir çevre yapmalıdırlar. Arkadaşın kötüsü emin ol ki bir gencin başına gelebilecek kötülüklerin en büyüğüdür.

 
    3. Kılık kıyafet, tavır ve hareketlerinizi düzeltiniz. Sakın olaki gömleğinizin yakasını iki üçdüğme açarak gevşetmeyiniz. Kızlarımız!!!  başörtüsü altına dar, tesettüre aykırı dikkat çeken pantolonlar giymeyiniz. Mutlaka pantolon giyilecekse üzerine uzun ve azaraları belli etmeyen tunik giyiniz. Tesettürlü olmak için örtünmeyi tam manasıyla uygulayınız. Ciddi olmayan laubali, külhanbeyi, kenar mahalle kabadayısı pozlarına bürünmeyiniz. Kılık kıyafetinizle, yürüyüşünüzle, konuşmanızla efendi, hanım efendi görünüm içinde olunuz. İMAN BU ÖĞRENCİLERİN NERESİNDE DEDİRTMEYİNİZ.

   4. Lise gençliği buluğ çağı buhranları içindedir. Cinsel  konularda kendinizi frenlemesini bilmelisiniz. Aksi takdirde manen, madden çöker, sağlığınızı yitirir henüz genç yaşta iken bir insan enkazı haline gelirsiniz.

    5. Sadece kültür, bilgiyle iş bitmiyor. Toplum, basın, medya ahlaksızlık aşılarken, bu tuzaklara düşmemeli, ahlak ve karakter terbiyesine sahip olmak icap etmektedir.
 
   6. Gençlik enerjisini iyi yerlerde harcamak zorundasınız, her akıllı ve vicdanlı gencin kendisine mahsus özel bir kütüphane kurması lazımdır. Çok fakir olanlara bir şey demiyorum. Orta halli bütün liseler cep harçlıklarının bir kısmı ile faydalı değerli kalıcı eserler almalı, bunları okumalı ve yararlanmalıdır.

   7. Namazınızı kılmazsanız dininizi yıkmış olursunuz. Beş vakit namazınızı tadil-i erkan ile huşu içerisinde, cemaatle kılmaya özen gösteriniz. Peygamber Efendimiz (sav) varislerini, alimlerimizi seviniz ve onların      yaşantılarını kendimize örnek almalıyız.

   8. Hayatın amacı para kazanmak, lüks, konforlu bir hayat sürmek, ün ve alkış kazanmak, nefsani hırslarını tatmin etmek, sorumsuzca yaşamak, azami zevk ve haz almak için değildir.

   9. Bu gün Türkiye'de 75.000 kişi uyuşturucudan mahkum olmuş. Kullanım yaşı dersen çok aşağılarda. 10 yılda   30.000 kişi intihar etmiş ve sayısız cinayetler. Dolayısıyla yanı başımızda yangın var. Bu günün kapanmayan küçük yaraları, yarının büyük felaketleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunların üstesinden gelebiliriz. En büyük imkanımız, imanımızdır.

   10. Batı dünyasının yegane amacı  müslümanlar arasına tefrika sokmak, içi boş, hiç bir  kıymet değeri olmayan, ibadet şuuru olmayan, tarihinden uzak, sadece sözde müslüman tipi oluşturmak istiyorlar. Bu oyunlara kanmayalım.

    11. Çok gençsiniz ama bu memleketin, bu halkın, bu devletin, bir takım kötü ve çirkin adamlar ve kadrolar yüzünden ne büyük zorluklar, ne büyük darbeler yediğini, ne perişan hallere düştüğünü mazide gördük. Siz vatansever olun, haram kazanmaktan ve haram yemekten nefret edin, doğruinançlara ve bilgilere sahip olun. En geniş manası ile güzel insanlar olun. İyi yetişerek bu memleketin ve ülkenin imdadına yetişin. SAKIN HARCANMAYIN, SİZ HARCANIRSANIZ TÜRKİYE HARCANIR...                                                  

28 Mayıs 2015 Perşembe

BAYRAM KUTLAMALARI


     Ramazanın ardından müslümanlar sabah ve bayram namazı için uyanırlar. Sahuru, iftarı, teravihi, Kur'an hatimleri, Kadir gecesi ve nice hayırlarıyla bereketlendikleri ramazan ayı için Allah'a [celle celâluhû] şükrederler. Banyolarını yapıp güzelce temizlenir, güzel kokular sürünür ve temiz, iyi elbiselerini giyerler. Bu sevinçli hazırlığın ardından biraz tatlı yerler. Ramazan bayramı namazına gitmeden önce hurma veya tatlı bir şeyler yemek, hurmayı 1, 3, 5 gibi tek sayı miktarınca yemek sünnettir. Mümkünse camiye yaya olarak gider ve gidiş dönüşü farklı yollardan yaparlar.

     Namazlar kılındıktan sonra bayramlaşma başlar. Yaşlısı genci, zengini fakiri, her meslekten, her sınıftan müslüman birbiriyle bayramlaşır, Allah Teâlâ'yı  hoşnut etmek için birbirlerinin gönüllerini hoş ederler. Kabirler ziyaret edilir. Misafirler ağırlanır, ikramlarla gönülleri alınır. Müslümanlar bayram gününde, her zaman olduğu gibi helâle harama dikkat ederek sevinir, eğlenir ve rab'lerine şükrederler.





 

24 Kasım 2014 Pazartesi

FEDAKÂR İNSAN

   Doğruluğun, güzelliğin,
   Sevgi dolu yüreklerin,
   Güvenli yarınların,
   Temelidir onlar...

   Ruhumuza işleyen,
   Bilgi tohumları eken,
  Görevini her şeyin üstünde tutan,
   Bir ana, bir baba, fedakar insandır onlar...

  Atatürk sevgisini gösteren,
  Yüreğindeki iyiliği  yüreğimize veren,
  Zorluklardan yılmayıp görevini hep seven,
  Büyük insanların en önündedir onlar...

  Ben öğrenciyim, sen öğretmenin,
  Kalbimde ayrı bir yerdesin,
  Şu anda yerimde saymıyorsam,
  Bil ki bunun sebebi sensin.

GÜNÜN KUTLU OLSUN ÖĞRETMENİM...